ASKON 2025'i "yapısal reformlar" yılı olarak görüyor
Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın, 2025 yılının yapısal reformların yılı olacağını belirtti.
İstanbul
Orhan Aydın, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, gelecek yıl ekonomi ve siyasi gelişmelerin uluslararası mecrada yaşanacak gelişmelere paralel şekilleneceğini belirterek, 2025 yılının daha kontrollü bir yıl olacağını söyledi.
Enflasyonda düşüşle birlikte faizde de düşüşlerin görüleceğini kaydeden Aydın, "Bu da biraz esneme anlamına gelecek, alım tarafına yansıyarak insanlarımız bir nebze olsun rahatlayacaktır. Açıkçası küresel gelişmelere de bakarak 2025 yılı için tedbirin elden bırakılmaması gerektiğini düşünüyoruz." diye konuştu.
Aydın, yıkımların ardından inşa ve ihya süreçlerinin başladığını ifade ederek, bunun yeterlilik ve tecrübe isteyen süreçler olduğunu bunu da en iyi Türk iş insanlarının başaracağını vurguladı.
Bu bağlamda Afrika'dan, Kafkasya'ya, Suriye'den Ukrayna'ya kadar oluşacak yeni inşa ve ihya süreçlerinde iş insanlarının aktif olacağını düşündüklerine işaret eden Aydın, bunun tüm sektörler için yeni pazarlar büyük fırsatlar anlamına geldiğini söyledi.
Çinli büyük şirketlerin Türkiye'yi tercih etmesinin beraberinde yeni yatırımları da çekeceğini dile getiren Aydın, "Türkiye enerji geçiş koridoru, lojistik ve depolama üssü ve üretim merkezi gibi artıları ile ekonomik anlamda kazançlar elde edecektir. Bunun yanı sıra savunma sanayiindeki büyük atılımların da meyvesini ziyadesi ile alacaktır." şeklinde konuştu.
Aydın, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının iyileşme eğilimi sergilemekle birlikte, dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmayı sürdürdüğünü dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yaklaşıncaya kadar sıkı para politikasının devam ettirileceğini öngörüyoruz. Enflasyondaki düşüşe paralel faizlerde de düşüşler başlayacaktır. Yılın ikinci çeyreğinde yüzde 30'lara düşmüş olarak görebilmemiz çok muhtemel. Yatırım ortamının tesis edilebilmesi için enflasyonla mücadelenin sürdürülmesi, faizlerin düşürülmesi ve ekonomide öngörülebilirliğin sağlanması gerekiyor. Bu hususlarda bir rahatlama olduğu görüldüğünde piyasa gerçeklerine de bakılarak yavaş yavaş faizlerde düşüşler yaşanmaya başlayacaktır."
"Normalleşen koşullar ülkemize büyük avantaj sağlayacak"
ASKON Başkanı Aydın, küresel ve bölgesel gelişmelerin yatırımlara tesir edeceğini ifade ederek, ülke ekonomisinde gözle görülebilir bir dengeleme sürecinin yaşandığına işaret etti.
Maliye politikalarının tesirinin ziyadesi ile görüldüğünü kaydeden Aydın, uluslararası yatırımlar açısından yereldeki gelişmelerin tek başına yeterlilik oluşturmadığını, küresel yatırımcının yatırım iştahı ve güvenli liman arayışının çok önemli unsurlar olduğunu dile getirdi.
Aydın, Suriye'de olduğu gibi çevredeki sıcak gelişmelerin durağanlaşıp düzene kavuşması ile yatırım ortamının daha da iyileşecek ve cazip hale geleceğini ve normalleşen koşulların ülkeye büyük avantaj sağlayacağını ifade etti.
Türkiye'nin bulunduğu konumun avantajı ile köprü vazifesi görmesi dolayısıyla geniş bir pazara hitap ettiğini aktaran Aydın, "Bu da enerji, lojistik, taşımacılık, savunma sanayi, otomotiv başta olmak üzere imalat sanayimiz kazançlı çıkmaya devam edecektir." dedi.
"Tasarruf ve sıkılaştırma önceliğimiz"
ABD 47. Başkanı seçilen Donald Trump'ın yeni döneminde ABD ile ilişkilere ihtiyatlı yaklaşmak gerektiğine işaret eden Aydın, ABD'nin önceliklerini bildiklerini ve böyle güçlü ülkelerin karşısına nüfuzlu çıkmak gerektiğini söyledi.
Aydın, Türk Devletleri Teşkilatı ve BRICS gibi oluşumları çok önemli bulduklarını belirterek, Türkiye'nin her geçen yıl nüfuzunu daha da artırdığını dile getirdi.
Kararlılıkla uygulanan bir para politikasının olduğunu ifade eden Aydın, "Tasarruf ve sıkılaştırma önceliğimiz. Para, maliye, kur, dış ticaret politikaları bütün bunların bütünleşik bir şekilde yürütülmesi gerekiyor." diye konuştu.
Aydın, 2025 yılının daha kontrollü ve yapısal reformların yılı olacağı öngörüsünde bulunarak, "Burada yapısal reformlar çok önem arz ediyor. Yapısal reformların ekonomiyi desteklemesi, enflasyonla mücadelede güçlü bir argüman olması, sürdürülebilir büyümeyi inşa etmesi gerekiyor. Bu şekilde bütünleşik bir yaklaşımla Türkiye ekonomisi güçlü kılınabilir." ifadelerine yer verdi.
Eş zamanlı ve çok yönlü yapısal, siyaset, ekonomi, sosyal alanlarda şeffaf, öngörülebilir ve verimliliği artıracak günün koşullarına uyumlu hızlı ve işlevsel bir yapısal reformlara ihtiyaç olduğunu aktaran Aydın, "Bu reformlarla birlikte ülke olarak bir üst lige çıkıp Türkiye Yüzyılı'nın mahiyetine uygun bir çıkışı gerçekleştirebiliriz. 2025 yılına girerken, makro finansal istikrarla rezervlerin, KKM ve cari açık endişe kaynağı olmaktan çıktı. Burada neleri başarabileceğimizi görmüş olduk. 2025 yılında da canımızı yaksa da sabırlı olarak ilk etapta yüzde 30 ardından yılın sonuna doğru 25 ve 20 rakamlarına enflasyonu çekebileceğimiz öngörüsündeyiz." değerlendirmesinde bulundu.
"Ilımlı büyüme sürecinin tesirlerini görüyoruz"
Orhan Aydın, 2025 yılına rekabetçilik açısından daha ümitli baktıklarını dile getirerek, 2025 yılında enflasyondaki düşüş ve beraberinde 42 lira ortalaması ile döviz kuru beklentisinin gelecek yıllara olan güveni artırdığını söyledi.
Küresel finansal koşulların gevşediğini belirten Aydın, "Ticaret ortaklarımızdaki toparlanma güçleniyor. Ilımlı büyüme sürecinin tesirlerini görüyoruz. Hedefler doğrultusunda peyderpey bu süreçleri geçerek yeniden yüksek büyüme oranlarına ulaşacağız. Bu şartlarda bu ortamda elbet zorluklar yaşanacak. İşin ağır tarafını atlattık diyebiliriz. 2025 yılının özellikle ikinci yarısından itibaren belirgin bir şekilde yatırım ve üretim kısmında hareketlenme olduğunu hep birlikte göreceğiz." ifadelerini kullandı.
Aydın, asgari ücret hususunda OVP hedefleri doğrultusunda enflasyon beklentisi üzerinden hareket etmenin yerinde olacağını kaydederek, şöyle devam etti:
"Konunun işverenin ödeme güçlüğü, çalışanın geçinme güçlüğü gibi unsurları var. Bunun dengelenmesi gerekiyor. İşçi tarafı ve işveren tarafı bunu her yönü ile ele alıyordur. Son senelerde gördük ki sabit gelirliye maaş artışı yapılması söz konusu olduğunda sanki tüm emtia fiyatlarına zam gelmesi gerekiyor gibi adil olmayan bir fiyatlama davranışı şekli oluştu. Vatandaş zamlı maaşını almadan fiyatlar zamlanır oldu. Bu nedenle verilecek zammın anlamlı olması fiyat artışlarının dizginlenmesine ve makul seviyelerde tutulmasına bağlı. Bu da sıkı bir denetim ve kararlılık gerektiriyor."
Aydın, asgari ücretin devlet tarafından belirlenen minimum bir oran olduğunu belirterek, "Başta ASKON üye firmaları olarak, artan enflasyon nedeni ile bu yaz ayında asgari ücrete artış yapılmamasına rağmen herhangi bir zorunluluk olmaksızın çalışanlarımızı enflasyona ezdirmemek adına zam yaptık. Bu meseleye bu gözle bakmak gerekiyor." dedi.
Kaynak:AA